Halk iradesinin sandıklı seçimlerle belirlenebileceğine ve demokrasinin bu şekilde gerçekleşebileceğine ikna olmayan ve itirazları yüzyılı aşkın zamandır semada yankılanan sosyalistler, devrimciler, komünistler, demokratlar, eleştirel düşünenler ya da siz ne derseniz onlar için 14 Mayıs’ta seçimlerin güvenliği ve oyların adil sayılması konusunda kaygılanmak, hep bir yürek burukluğuyla birlikte geliyor.


AYŞEGÜL K. KAYNAR

 

Yer: Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi

Tarih: 21 Şubat 2022

Ukrayna’ya bağlı Donetsk ve Luhanks’ın Rusya tarafından bağımsız cumhuriyetler olarak tanınması ve Putin’in Avrupa medeniyetine meydan okuyan konuşmasından saatler sonra.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başlamasından üç gün önce.

Konsey’de katılımcılar sırayla gündemin ikinci maddesinde yer alan Donetsk ve Luhanks’ın Rusya tarafından bağımsız cumhuriyetler olarak tanıması konusunda söz alıyorlar; bu tanımanın uluslararası ve bölgesel anlaşmaları ve örgütleri nasıl ihlal ettiğini, kabul edilemezliğini, uluslararası barışın zarar görmesinden endişelerini anlatıp Rusya’yı kınıyorlar. Tarihin cilvesine bakın ki onlara söz veren ve toplantıyı yöneten Güvenlik Konseyi’nin dönem başkanlığını yine Rusya yapıyor. Katılımcılar ne kadar da şanslı! Ne de olsa Rusya’yı Rusya’ya şikâyet etmek bir bahtiyarlık.

Sırasıyla ABD, Arnavutluk, Fransa, Hindistan, Brezilya, Birleşik Krallık, Meksika, İrlanda, Birleşik Arap Emirlikleri temsilcileri konuşuyorlar. Ardından Kenya söz alıyor ve uzun zamandır duymadığımız derinlikteki kısa konuşmasına başlıyor. Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliğinin ihlal edildiğini ve BM Antlaşması’nın güçlü devletlerin amansız saldırısı altında ezildiğini belirtiyor ve devam edi̇yor:

Bu durum bizim tarihimizi andırıyor. Kenya ve neredeyse tüm Afrika ülkeleri imparatorlukların sona ermesiyle doğdu. Sınırlarımızı da biz kendimiz çizmedik; Londra, Paris ve Lizbon gibi uzak sömürge metropollerinde, birbirinden ayrı düşürdükleri kadim halklar dikkate alınmadan çizildiler.

“Ama” diyor Kenya, bize bırakılan sınırlara rıza göstereceğimiz konusunda uzlaştık. “Sınırlarımız bi̇zi̇ memnun etti̇ği̇ i̇çi̇n deği̇l, barış i̇çi̇nde daha büyük hedeflerimiz olduğu için Afri̇ka Bi̇rli̇ği̇ Örgütü’nün kuralları ve BM Antlaşması’na uymayı seçti̇k.” Kenya, Donetsk ve Luhanks’ın bağımsızlığının tanınmasına karşıdır. Ancak on yıllardır aralarında BM Güvenlik Konseyi üyelerinin de bulunduğu güçlü devletlerin uluslararası hukuku hiçe sayarak ihlal etmesini de kınar. Çok taraflılık ilkesinin yakın geçmişte diğer güçlü devletler tarafından olduğu gibi bugün de Rusya tarafından saldırıya uğradığını tespit ederek, tüm üye ülkelerden çok taraflılığın savunulmasını talep eder.

Kenya kimden ne talep ediyor? Kenya bir zamanların sömürgecilerinden, bu sömürgecilerin Afrika topraklarına ve atalarına ne yaptıklarını bilerek, kendi koydukları kurallara ve düzene uymalarını talep ediyor: Ben sömürdüğün, öldürdüğün Afrikalı, barış ve özgürlük adına daha iyi olduğunu düşündüğüm senin kurallarına uyuyorsam, sen de uyacaksın!

14 Mayıs seçimlerinden kaygılanırken kendimi Kenya’nın durumuna yakın buluyorum.

Sandıklı seçimler, gizli gizli oylar

Sandıklı seçimler bir sihir işidir. Olgunlaştığı düşünülen şahıslar, gizli gizli işaret bıraktıkları bir kâğıdı şeffaf bir kutuya atarlar. Kâğıtlar gün boyu bu şeffaf kutuda birikir. Sonra sihirli bir güç o şeffaf kutuyu opaklaştırır, sallar, “abra kadabra” kelimelerini söyler ve bam: Kutunun içine teker teker giren şahsi tercihler, kutunun dışına genel irade olarak çıkar.

64 milyon olgunlaşmış şahıs. Doğru okunması, sayılması ve genel iradeye yansıması istenen; cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri birleştiği için ikiye katlanarak sayısı 128 milyona ulaşan kâğıt. Düşününce 128 milyon, nereden baksanız çok kâğıt ediyor.

Halk iradesinin sandıklı seçimlerle belirlenebileceğine ve demokrasinin bu şekilde gerçekleşebileceğine ikna olmayan ve itirazları yüzyılı aşkın zamandır semada yankılanan sosyalistler, devrimciler, komünistler, demokratlar, eleştirel düşünenler ya da siz ne derseniz onlar için 14 Mayıs’ta seçimlerin güvenliği ve oyların adil sayılması konusunda kaygılanmak, hep bir yürek burukluğuyla birlikte geliyor. Konsey demokrasisinin; işçilerin, köylülerin, esnafın, profesyonellerin, öğrencinin yerel meclislerde örgütlenerek kendi temsilcilerini seçtiği ve ulusal parlamentoya delege gönderdiği, delegelerin dört-beş yıl beklenmeden dilediğinde geri çağrılabildiği alternatiflerin yenilgisinin burukluğu. Önce olgunlaşmış şahıslara teker teker ayrıştırılan hemşerilerin işaretlediği kâğıtların, bir sihirle yeniden birleştirilmesine mahkûm kalmanın burukluğu.

Ve yine de kaygı. İşaretli 128 milyon kâğıdın adilce sayılmayacağına dair duyulan kaygı. Şahsi tercihlerin bütüne adilce yansıtılmayacağına dair duyulan kaygı. Şahısların serbestçe kâğıtları işaretlemesinin engelleneceğine dair duyulan kaygı.

Dediğim gibi, sandıklı seçim sistemine inanmayıp yine de sandıkların güvenliğinden kaygı duyarken kendimi Kenya temsilcisinin sözleriyle ifade etmeye yakın hissediyorum:

Değerli Başkan, söz verdiğiniz için teşekkür ederim. Değerli dinleyenler,

Trafoya kedi girmesinden mühürsüz oy pusulalarına, sandıkların kilometrelerce uzağa taşınmasından eli silahlı bir çetenin seçim binasını basmasına kadar geçmiş yıllarda yaşanan seçim güvenliği ihlalleri kabul edilemez. Bu ihlaller yurttaşlık haklarını da ihlal ediyor. Anayasa ise iktidarı elinde tutanların amansız saldırısı altında eziliyor.

Halk iradesini ve demokrasiyi sandıklı seçimlere indirgeyen liberal düzen, sosyalist demokrasi tahayyülünün 19. yy’ın sonu ve 20.yy’ın başlarında Kıta Avrupası’nda yok edilmesi üzerine egemen oldu. Bu sistemi biz çizmedik, bu kuralları da biz koymadık. Bu kuralların işçi sınıfının iktidarına engel olmakta oynadığı rolü de biliyoruz.

Yine de sen burjuva devleti, tüm halka sandıklı seçimlerin eşit, serbest, gizli ve adil koşullarda yapılacağına söz verdin. Bu sözünü yasalara ve anayasaya nakşettin. Seçim güvenliğini ve adil seçimleri sağlamak için üst kurullar kurdun; uluslararası sözleşmelere taraf oldun. İktidarı elinde bulunduranlar bütün bu yasal mevzuatı, sözleşmeleri, ilkeleri ihlal edemez.

Seçimlerde eşitlik, serbestlik ve adaleti sağlayacaksın! Halk kurallara uyuyor ve oyunu kullanmaya gidiyorsa, sen de uyacaksın. Halkın tercihleri, senin oyuncağın değildir.


FOTOĞRAF: 1961 seçimlerinde Ankara’da oy kullanan bir kadın


 

Bu içeriği paylaş: