Çin’in Ukrayna analizleriyle uyumlu olarak, Küresel Güvenlik Girişimi’nin tanımında da ABD’nin Hint Pasifik bölgesi oluşturma girişiminin potansiyel tehlikelerinden bahsediliyor. Uzun zamandır, adı var kendisi yok bir kavram olan Hint-Pasifik bölgesinin şimdi bir tehdit olarak algılanmasının nedeni savaşın değiştirdiği bölgesel, ve dolayısıyla, küresel dengeler.


CEREN ERGENÇ

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini Çin’in önceden bilip bilmediği çok tartışıldı. Kış Olimpiyatları’nın açılışına denk gelecek şekilde yayınladıkları ortak güvenlik açıklaması, Xi’nin Putin’in niyetlerini önceden bildiği ve onayladığı izlenimini yarattı. Oysa, metnin içeriğine baktığımızda Çin’in Asya Pasifik’teki kaygılarının ön planda yer aldığını, Rusya için önemli olanın bu açıklamanın savaşın öncesinde yapılmasının sembolik anlamı, Putin’in hareketlerine meşruiyet kazandıracak olması olduğunu görüyoruz. Gerçekten de, savaşın başlangıcında Çin hükümeti uzun süre kararlı bir tutum sergileyemedi. Çünkü, bu savaş, Çin’in üç dış politika doktrinini birbirine çelişir bir pozisyona sokuyor. Bunlardan biri, Üçüncü Dünyacılık, anti-emperyalizm gibi Mao döneminden beri süreklilik arz eden Batı hegemonyasına karşı olma tutumu. Bu tutum, Rusya’yı yalnız bırakmasını engelliyor. Kamuoyunda Rusya yanlısı görüşleri sansürlememesinin nedenlerinden biri de bu. Kaldı ki, kendisi de ABD hegemonyasının baskısını Asya Pasifik’te, AUKUS, Hint-Pasifi gibi girişimlerle hissediyor. İkincisi, ulusların egemenliğine müdahale edilmemesi prensibi ki Rusya’nın Ukrayna’yı işgali bu prensibi açıkça ihlal ediyor. O yüzden, Çin, ilk haftalardaki bocalamasından sonra, barışçıl çözümü destekleme noktasında karar kıldı. Her ne kadar kendisine yapılan müzakereci olma tekliflerini reddettiyse de, çözümü müzakerelerde gördüğünü defaatle ifade ediyor. Üçüncüsü, Çin’in dış politikasının, aslında tüm politikaları gibi, ülkenin kalkınması odaklı olması. Dolayısıyla, iktisadi dış politika, siyasi-askeri meselelerden önde geliyor. Bu yüzden, Çin’in Ukrayna savaşına dair kaygıları aslında kendisiyle ilgili.

Ben de, bu yüzden, Çin’in Ukrayna savaşına dair kendi kaygılarını açık ettiği birkaç belge ve analizden bahsetmek istiyorum. Biri, Xi Jinping’in geçtiğimiz haftalarda Boao Forumu’nda açıkladığı, akabinde Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin genişlettiği ve akademisyenlerin hakkında son hızla metin üretmeye başladığı Küresel Güvenlik Girişimi terimi. Bu yeni terimi analiz etmek için, Wang Yi’nin ve karar alma süreçlerine doğrudan etkisiyle bilinen Çin Sosyalbilimler Enstitüsü’nün (CASS – SheKeYuan) yayınladığı metinlerine bakacağım. Bir diğer önemli olduğunu düşündüğüm metinse, Çin’in makro sanayi politikalarını bakanlık bürokrasilerine takılmadan geliştirmek için kurulmuş olan Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu’nun (NDRC – FaGaiWei) düşünce kuruluşunun yayınladığı Ukrayna raporu.

Çin’in Ukrayna savaşına dair kaygılarının öncelikle kendisine yönelik olduğunu söylemiştim. Yani, küresel güç dengelerinden çok, kendi ekonomik ve bölgesel güvenliğine odaklanmış durumda. Çin’in, Rusya’nın Ukrayna işgalinden kendi bölgesi için çıkardığı sonuç, özellikle Tayvan için, geleneksel savaş taktiklerine değil, dijital teknolojilere odaklanmak. Geleneksel savaş taktiklerinin ABD’nin Afganistan’da kendini bulduğu pozisyona sokmak olduğuna dair yorumlar var. Bu analoji başka analizlerde de sıkça geçiyor. Bilişim savaşlarına odaklanmak, Çin ordusunun 2016’dan beri devam eden yeniden yapılanma süreciyle de uyumlu. ABD ordusu tarzı bir asker-sanayi işbirliği mekanizması kurulduğundan beri Halkın Kurtuluş Ordusu’nun gündemi yazılım üretmek. Örneğin, savaş öncesinde. Çin Rusya’dan geleneksel silahlar alırken, yazılım satıyordu.

Çin’in Ukrayna analizleriyle uyumlu olarak, Küresel Güvenlik Girişimi’nin tanımında da ABD’nin Hint Pasifik bölgesi oluşturma girişiminin potansiyel tehlikelerinden bahsediliyor. Uzun zamandır, adı var kendisi yok bir kavram olan Hint-Pasifik bölgesinin şimdi bir tehdit olarak algılanmasının nedeni savaşın değiştirdiği bölgesel, ve dolayısıyla, küresel dengeler. Çin, savaşa dair ilk şaşkınlığını attıktan sonra, savaşına Çin ekonomisini nasıl etkileyeceğine dair raporlar yayınlanmaya başladı. Bunların arasında, gıda güvenliği, sivil havacılık sanayi gibi alanlar var. Ama, FaGaiWei’in ana kaygıları enerji ve nakliyat.

 

Enerji güvenliği

Rapora göre, Rusya’dan enerji ticaretini yaptırımlar nedeniyle durduran AB, ABD’ye bağımlı hale gelecek ve bu, savaş öncesinde özerkliğini korumaya çalışan AB’yi ABD’ye yakınlaştırarak bir blok oluşmasına neden olacak. AB, savaş öncesinde ABD’nin Çin’e açtığı ‘yeni Soğuk Savaş’la arasına, en azından iktisadi ilişkilerde, mesafe koymuştu. AUKUS gibi askeri güvenlik anlaşmaları da ABD’nin kıta Avrupa’sıyla ittifakının sarsıldığı yorumlarına neden olmuştu. Raporun öngörüsü, savaşın bu süreci değiştirdiği yönünde.

Raporun bir diğer öngörüsü, gelişmekte olan ülkelerde enerji fakirliği toplumsal patlamaları arttırabilir. Yani, savaşın kesintiye uğrattığı enerji arzıyla üretim durduğunda artacak işsizlik ve yoksulluk toplumsal hareketlere yol açabilir. Burada kastedilen, Kuşak ve Yol Girişimi’nin pazarları olan Küresel Güney ülkeleri ama Çin içinde de Ortak Refah kavramının yakın zamanda kullanımdan kaldırıldığını düşünecek olursak, siyasi seçkinlerin Çin toplumu için de bir kaygı içinde oldukları sonucunu çıkarmak mümkün. Ortak Refah kavramı, Mao döneminden sonra devlet başkanı Xi tarafından, 2021’de, Çin’de mutlak yoksulluğu ortadan kaldırdıklarını ilan ettikten sonra tekrar dolaşıma sokulmuştu. Ancak, savaş ve pandeminin yeniden nüksetmesiyle ekonomiye güven azaldı ve Ortak Refah teriminin yerini Ulusal Güvenlik terimi aldı. Ulusal Güvenlik terimi, hem inşaat sektörüne ağırlık vererek ekonomik daralmayı durdurmak, hem de muhalif sesleri bastırmak niyetini içeriyor.

Raporun bir sonraki öngörüsü de bu analizi doğruluyor. Rapor, enerji ağlarındaki kaymanın Çin için kömüre bağımlılığın devam edeceği anlamına geldiğini söylüyor, ki bu KOBİ’lerin, yerel hükümetlerin ve hükümet içinde, başbakan Li Keqiang kanadının savunduğu bir politika. Bu, Çin’in 2060 yılında karbon nötrlüğünü sağlamak gibi küresel iklim liderliği için verdiği sözleri ciddi bir şekilde sekteye uğratacak bir öngörü. Xi, bugüne kadar bu konuda kararlı bir tutum sergiledi ama Omicron salgınıyla yaşanan gıda ve işsizlik krizinden sonra, bu konuda ödün verebilir.

Bu öngörülerden sonra, raporun önerisi, Çin’in Ortadoğu, Orta Asya, Sibirya ve Latin Amerika gaz ve petrolüne ağırlık vermesi. Bu bölgelerin içinde, Rusya’nın doğu bölgesinin savaşa rağmen hala yer almasını nedeni de, Sibirya’ya Çinli yatırımcı ve işçi göçünün Çin’in kuzeydoğu bölgesindeki sanayisizleşme sonucu artan yoksulluğa bir çözüm olarak düşünülüyor olması.

 

Nakliyat ağları

Benim önceki sektör raporlarından gözlemlediğim kadarıyla, sektör, kuzey yolunun kapandığını geç kabul etti. Ülke içindeki farklar ve yerel rekabetçilik, her lojistik merkezin kendisine odaklanmasına neden oldu. Örneğin, Jiangxi’deki Ganzhou kuru limanı ağırlıklı olarak Afrika’yla çalıştığı için çok etkilenmedi; ama Avrupa trenlerinin geçtiği, Anhüi eyaletindeki Hefei kuru limanı doğrudan etkilendi. Böyle tekil analizlerle, sektör çapında bir strateji geliştirilmedi.

FaGaiWei raporu, kuzey hattının uzun bir süre için kapandığı tespitini yapıyor, ama Orta Koridor’u bir seçenek olarak görmüyor çünkü altyapısı yeterli değil. O yüzden, deniz yoluna ağırlık vermek gerektiği önerisinde bulunuyor. Deniz yollarının ağırlık kazanması Avrupa-Akdeniz bölgesinde Çin’in satın aldığı ve işlettiği limanların kapasitesini gündeme getiriyor. Savaşla birlikte, İspanya’daki Algeciras limanının öne çıkmasının nedeni daha önce Çin’in satın almasının çok dikkat çektiği Yunanistan’daki Piraeus limanının kapasite arttırımı ihtimalinin sınırlı olması.

Son olarak, Küresel Güvenlik Girişimi’ni bu iktisadi kaygılar ışığında okumak gerektiğini düşünüyorum. Metin, Rusya’nın “bölünmez güvenlik” kavramına atıfta bulunuyor ama kavram Rusya’yı desteklemek için değil, Çin’in kendi iç, bölgesel ve küresel ekonomik güvenliği için geliştirildi. Orta vadede, Çin, metinde vaat edildiği gibi BM sistemi içinde kalarak somut değişiklikler önerebilir. Örneğin, bu değişiklik, bir savaş aracı olarak ekonomik yaptırım kullanılmasından vazgeçmek olabilir. Ki zaten, Küresel Güney ülkeleri çoğunlukla, ekonomik kaygılardan, Rusya boykotuna katılmadılar. O yüzden, bu kavram Çin’in Kuşak ve Yol’unu da oluşturan Küresel Güney ülkeleri tarafından desteklenebilir.


Fotoğraf: Çin Barış Gücü Piyade Taburu, by United Nations Photo, (CC BY-NC-ND 2.0)

 

 

Bu içeriği paylaş: