Kamusal iletişim hakkını savunmak, dijital iletişim platformlarının özelleştirilmesine karşı çıkmak için önümüzde önemli bir fırsat var. Mastodon gibi kamusallık esasına dayanan bir platformun öne çıkarılması kapitalist önkabullerin birçoğunun kırılmasına da katkı sunacaktır.
SERHAT TUTKAL
Özellikle Elon Musk’ın Twitter’ı satın almasından bu yana Twitter ve alternatifleri üzerine çok sayıda tartışma yürütülüyor. Bu tartışmaların sol için de önemi büyük. Bu yüzden kısaca konuya dair bilgi vermeye çalışacağım.
Sosyal medya platformlarının teknik özellikleri bu platformların ne şekilde kullanılacağını, dolayısıyla insanların ne tür bilgilere nasıl erişebileceklerini doğrudan belirliyor. Yakın geçmişe kadar birçok insan ülkesindeki ve dünyadaki gelişmeleri neredeyse tamamen Twitter ve Facebook platformları ve bu platformlarda gördüğü bağlantılar üzerinden takip ediyordu (belki anaakım televizyon kanallarını hariç tutarsak). Bu durum hangi haberlere erişip hangi haberleri gözden kaçıracağınızın veya kimlerin yorumunu okuyup kimlerin yorumundan habersiz kalacağınızın önemli ölçüde kullanılan platformların özellikleri tarafından belirlenmesi anlamına geliyor. Çok basit bir örnek üzerine düşünelim. YouTube’un aksine Facebook ve Twitter’da bir beğenmeme butonu bulunmuyor. YouTube’da 150 kullanıcının beğendiği ve 1500 kullanıcının beğenmediği bir videoyu gördüğünüzü düşünün. Eğer bu video Twitter’da veya Facebook’ta olsaydı yalnızca 150 beğeniyi görecektiniz. Platformların bu özelliği paylaşımınızdan rahatsız olan insanların görüşünü büyük ölçüde görünmez kılıyor. Irkçı bir şaka yaptığınızda bu şakayı beğenen 200 kişi paylaşımınızı popüler bir paylaşım haline getiriyor, halbuki beğenmeme butonu olsa buna tıklayan belki 3000 kişi olacaktı. Bu durumda belirli sayıda kişinin beğeneceği paylaşımlar platformun algoritması tarafından ön plana çıkarılıyor, bu paylaşımların çok daha fazla insanda rahatsızlık yaratması gibi bir durumsa umursanmıyor.
Twitter’ın bir başka teknik özelliği alıntı yaparak paylaşma imkânı sunan “quote tweet” butonu. Bu buton orijinal paylaşıma kendi yorumunuzu ekleyerek yeniden paylaşmanızı sağlıyor. Bu özellik birçok durumda kişileri hedef göstermek, taciz etmek, dalga konusu yapmak vb. amaçlarla kullanıldı. Bu butonun olmadığı Mastodon gibi platformlarda da paylaşımın linkini kopyalamak yoluyla kişileri hedef göstermeniz mümkün olmakla beraber platformu kullandığım 8 ay boyunca hiç böyle bir durumla karşılaşmadım. Bu da bir özelliğin platform tarafından benimsenmesinin kullanıcıların davranışını nasıl doğrudan etkileyebildiğini gösteriyor.
Sorunlar yalnızca bu türden teknik özelliklerden kaynaklanmıyor. Twitter ve Facebook gibi platformlar yıllardır her türlü hükümet talebine büyük ölçüde olumlu yaklaşıyorlar. Bu çerçevede çok sayıda muhalif paylaşım ve kullanıcı engelleniyor. Twitter’in sahibi Elon Musk’ın 14 Mayıs 2023 seçimlerinin hemen öncesinde Erdoğan hükümetinin talebi üzerine uyguladığı doğrudan sansür birçoğunuzun gözünden kaçmış olabilir.[1] Twitter’da benzer sansür uygulamaları Hindistan’ın mevcut hükümeti gibi başka otoriter yönetimlerin talebi üzerine de gerçekleşiyor.[2] Bu, Musk’ın Twitter’ı satın almasının getirdiği bir yenilik değil. Twitter ve Facebook gibi kâr amaçlı büyük platformlarda muhalif kullanıcıların kriminalize edilmesi, itibarsızlaştırılması ve doğrudan sansürlenmesi yıllardır devam eden bir uygulama. Böylesi uygulamalar yüzünden Twitter’da işkence videosu bile paylaşabilirsiniz ama Fırat Haber Ajansı’nın sıradan bir bağlantısını paylaşamazsınız. 2013 yılında Barış ve Demokrasi Partisi’nin sayfalarına uygulanan Facebook sansürü de çeşitli haberlere konu olmuştu. Otoriter yönetimler bu platformlar aracılığıyla medya manipülasyonu konusunda büyük yol katettiler. Bu şekilde birçok ülkede devrimci oluşumlar kriminalize edilirken onlara yönelik tehdit ve hakaretler karşısında hiçbir yaptırım ortaya çıkmadı. Platformların kullanıcı bilgilerini yargı bağımsızlığını tanımayan ülkelerin yönetimleriyle paylaşması sonucu tutuklanan çok sayıda insanın başına gelenleri de hatırlamak gerekiyor.
Tüm bunlara rağmen çoğumuz Twitter ve Facebook gibi platformları siyasal-toplumsal amaçlarla kullanmaya devam ettik. Facebook bu alandaki önemini geçtiğimiz birkaç yılda önemli ölçüde yitirdi. Twitter da Musk’ın platformu satın almasının ardından izlediği ciddiyetsiz politikalar ve aşırı sağcı gruplara olan desteği sebebiyle kısmen zayıfladı. Bu aşamada Twitter’a alternatif platformlara kitlesel yöneliş ihtimali ortaya çıkmış durumda. Devam etmeden önce kısaca alternatiflere değineceğim.
Mastodon
En çok konuşulan alternatif platform Mastodon. Mastodon kimsenin mülk edinebileceği bir platform değil. Zaten aslında tek bir platform da değil. Birbirleriyle ilişki kurabilen bir platformlar federasyonuna benziyor. Teknik gereklilikleri yerine getiren herkes yeni bir sunucu açabilir. Bunu tercih etmiyorsanız mevcut sunucular arasından birini seçip hesap açıyorsunuz. Bu şekilde neredeyse tüm sunuculardaki kullanıcıları takip edebilirsiniz. Neredeyse dememin sebebi sunucuların “de-federe” etmek yoluyla bir sunucuyla olan ilişkileri tamamen ortadan kaldırmasının mümkün olması. Örneğin, bu şekilde neo-nazi grupların örgütlendiği sunucuların çoğu sunucuyla bağı kesiliyor, yeni sunucular da moderasyon konusunda federasyonun belli başlı kurallarına uymak durumunda kalıyorlar. Mastodon açık kaynaklı olduğu için çeşitli özellikler ekleyecek eklentiler oluşturmak mümkün. Sunucular gönüllülük ve bağış üzerinden varlığını sürdürüyor. Mastodon, Fediverse adı verilen açık kaynak kodlu ve kamusal bir platformlar ağının parçası. Burada GoodReads alternatifi BookWyrm’den YouTube alternatifi PeerTube’a çok sayıda platform var. Bu platformların çoğunun kullanıcı sayısı düşük. Fediverse’i interneti kâr amaçlı özel şirketlerin kontrolünden çıkarmaya yönelik bir girişim olarak görebiliriz. Buradaki platformlardan en çok öne çıkan Mastodon oldu, bunun en önemli sebebi Twitter’ı Musk’ın satın alması olsa gerek. Özellikle akademisyenlerin 7-8 aydır Mastodon’u yoğun biçimde kullandıkları görülüyor.
BlueSky
BlueSky da Mastodon gibi bir tür federasyon formatında bir sosyal medya platformu (genellikle “protokol” adlandırması tercih ediliyor), fakat Twitter’ın eski sahibi Jack Dorsey’in CEO görevini üstlendiği bir şirketin özel mülkiyeti. Mastodon da BlueSky da bir protokol çerçevesinde hareket eden bir tür platformlar federasyonu olarak düşünülebilir. BlueSky’ın temel farkı bundan önceki platformlara benzer şekilde özel mülkiyet olması. Şimdilik beta modunda ve yalnızca davetiyeyle kullanıcı kabul ediyor. Her ne kadar teknik olarak platform federasyonu şeklinde tasarlansa da protokolün sahibi olan tek bir şirket mevcut olduğu için gerçekten federasyon şeklinde işlemesi pek mümkün görünmüyor.
Post
Post (veya Post.news) özellikle gazetecilere yönelik oluşturulan bir Twitter alternatifi. Bir tür puan sistemi merkezli etkileşimlere dayanıyor. Paylaşımlarınız üzerinden puan kazanıp bu puanla ücretsiz olmayan paylaşımlara erişebiliyorsunuz. Birçok büyük medya şirketiyle (Reuters, Wired, NBC News, vb.) işbirliği içinde. Büyük ihtimalle elit medya kuruluşlarının çalışanlarıyla sınırlı bir platform olacak zira içerik üretmeyen kullanıcıların puanları parayla satın almak dışında bir alternatifleri yok gibi.
Substack Notes
Blog sitesi Substack’in Twitter alternatifi platformu. Moderasyon eksikliği ve nefret söylemi dolayısıyla şimdiden eleştiriliyor. Musk öncesi Twitter’dan çok farklı bir iddiası olduğunu söylemek güç. Substack üzerinden finanse edildiği için şimdilik reklamsız.
***
Bu platformların hiçbiri Twitter’ın tekel gücüne erişemeyecektir. Büyük ihtimalle farklı ilgi alanlarına sahip gruplar farklı platformlara yerleşecek, kullanıcılar da ilgi alanlarına göre bir veya birkaç platformu eşzamanlı olarak kullanmaya devam edecekler. Sonuçta sosyal medyayı aslında herkesle etkileşime girmek için kullanmıyoruz. İlgilenmediğimiz alanlara dair paylaşım yapan insanların paylaşımlarını görmek gibi bir ihtiyacımız yok. Ortak ilgi alanlarına ve aidiyetlere sahip olduğumuz insanlarla diyalog kurmak çoğumuz için yeterli olacaktır. Bu yüzden de birçok platform varlığını sürdürecek sayıda aktif kullanıcıya sahip olabilir. Mark Zuckerberg’in Meta şirketinin Twitter alternatifi olarak hazırladığı Threads isimli platform da birkaç gün içerisinde kullanıma açılacak. Başka özel şirketlerin piyasaya süreceği alternatifler de bunu izleyecektir. Twitter’dan kopan parça o kadar büyük ki birkaç platforma rahatlıkla yeter.
Twitter’ın içine düştüğü durum bu siteyi haber almak, toplumsal hareketleri örgütlemek vb. amaçlarla kullananlar için önemli sorunlar yaratıyor. Yine de sol hareketler için bu durumu fırsata çevirmek mümkün. Kamusal iletişim hakkını savunmak, dijital iletişim platformlarının özelleştirilmesine karşı çıkmak için önümüzde önemli bir fırsat var. Twitter’ın alternatifleri arasından BlueSky, Threads, Notes veya Post gibi kapitalist mantığın sürdürücüsü olan özel mülkiyet platformların öne çıkması bu fırsatın kaçırılması anlamına gelecektir. Mastodon gibi kamusallık esasına dayanan bir platformun öne çıkarılması kapitalist önkabullerin birçoğunun kırılmasına da katkı sunacaktır. Özel mülkiyetin ve kâr amaçlı şirketlerin gereksizliğini ortaya koyma fırsatını değerlendirmek adına Twitter’a alternatif arayan kullanıcıları Mastodon’a yönlendirmek doğru bir hamle olur. Kullanıcılar üzerinden para kazanarak dünyanın en zengin insanları arasına giren Mark Zuckerberg ve Jack Dorsey gibi kapitalistlerin kullanıcı verilerini şirketlere şirket reklamlarını kullanıcılara satma odaklı girişimleri karşısında özel mülkiyet olmayan platformların kullanılması büyük öneme sahip. İletişim kanallarımızı dolar milyarderlerinin elinden biraz olsun kurtarma imkânını gerçekleştirebileceğimizi umarım.
[1] https://arstechnica.com/tech-policy/2023/05/musk-defends-enabling-turkish-censorship-on-twitter-calling-it-his-choice/
[2] https://theintercept.com/2023/03/28/twitter-modi-india-punjab-amritpal-singh/
GÖRSEL: “Geography of Twitter @replies” by Eric Fischer [CC BY 2.0.]